14 Ekim 2015 Çarşamba

Yaprak döker ağaçlar ama içimiz bahar bahçe!






Yaz sıcaklığını hissettiren ışınlarının güneşin, kış kaçkını ışınlara bırakma sürecidir sonbahar.

Sonbahar doğduğum mevsim,
Sevdiğim mevsim,
Dışardaki yağmurdan sonraki toprak kokusunun; içerideki kahve kokusunun en çok içime işlediği mevsim.

Sonbahar,yeni eğitim öğretim döneminin başlangıcı, okula dönüş.

Sakarya'nın Esentepe Kampüsünde ayrı bir güzel yaşanır sonbahar. Yaprak döker ağaçlar ama içimiz bahar bahçe :) 
Değişkin havalar, karışık akıllar... Kimi giyer eteğini babetini, kiminin ayağında botu üzerinde montu :)




Bu yazımın ilham kaynağı kampüsteki yapraklar oldu 🍂.  Bir de nedenini tam anlamadığım bir şekilde ama sanırım kapağında kullanılan turuncu renginden sonbaharı çağrıştıran okuduğum kitap.

Robin Sharma'nın 'Ferrarisini Satan Bilgesi'si.




Geçirdiği kalp krizi sonrası hayat felsefesini değiştirmek, mutluluğu bulmak üzere Sivana'ya giden saygın bir avukat olan Julian'ın mucizevi dönüşümünü anlatıyor kitap.
Benim için de hayatımda değiştirmek, düzene koymak istediğim bazı eylemler için motivasyonum oldu bu Julian :)

Julian, bu değişimi sonrasında Sivana'daki bilgesi Yogi Raman'ın sözünü tutmak üzere eski iş arkadaşlarından John'un yanına gidiyor ve ona da mutluluğunun,bilgeliğinin özünü anlatmaya başlıyor. Bu sohbet Yogi Raman'ın da Julian'a anlatmış olduğu bir masalla başlıyor...
...
Muhteşem verimli ve yeşil bir bahçede oturuyorsun. Bahçenin ortasında altı kat yüksekliğinde bir deniz feneri var. Biraz sonra fenerin giriş kapısı açılır ve içeriye bir Japon sumo güreşçisi girer. Belinde pembe bir kordon vardır. Sumo güreşçisi yerde duran altın bir kronometrenin üzerine basarak kayar ve düşer. Kendinden geçtikten sonra orada açan sarı güllerin kokusuyla kendine gelir. Enerjisini toplayarak ayağa kalkar. Bahçenin en uzak köşesinde milyonlarca parlak elmas kaplı bir patika bulunmaktadır. Patikadan yürümeye başlar ve bu yol onu tükenmeyen sevinç ve sonsuz mutluluk yoluna götürür.
...



İlk dinlediğinde Julian'ın yaşadığı hayal kırıklığının bir o kadarını John da yaşıyor. Ama sadeliğin gücünü anlamak çok da uzun sürmüyor. Çünkü bu masalın her öğesi parlak bir yaşam için sunulan Sivana Sisteminin yedi erdemini barındırıyormuş....



Okurken huzur bulduğum bu kitabı tür olarak kişisel gelişime kaçsa da -ki maalesef kişisel gelişim kitaplarına olan ilgim pek azdır- sıkılmadan yavaş yavaş Julian'ın konuşturduğu bilgeliğini özümseyerek okudum.

Okumayı düşünecek olursanız -ki hayatınızda bir şeyleri bulmak değiştirmek istiyorsanız kesinlikle okumanızı tavsiye ederim- umarım size de aynı keyfi ve huzuru verir...



Daha ne diyelim, sonbaharınız huzur, barış, sevgi dolsun;

Motivasyonunuz bol olsun! :)

5 Ekim 2015 Pazartesi

Piccolo!

Tatil bitti, öğretim yuvama geri döndüm! Benim için bugün okulun ilk günüydü. Fakültemizin yeni binası, yeni dersler, yeni yüzler derken dersin sonunda bu diyarda en sevdiğim insanlarla yine şehrin yenisi olan alışveriş merkezini bir ziyaret edelim dedik.


Karnımızı doyurup mağazalardaki yeni sezon ürünlere göz attıktan sonra bir uyku hali çöktü ki bana anlatamam. Vücudum  adeta acil kahve uyarısı gönderdi beynime, hemen bir kahve dükkanı bulmalıyız derken girişteki Gloria Jean's Coffees göz kırpar oldu bana.


Duvardaki menüde her zamanki gibi cafelatteyi ararken bir latte ismi daha takıldı gözüme 'Piccolo Latte'.


Hemen sordum tezgahtaki beyefendiye nedir bu Piccolo latte diye. 

Cafelattenin espressosunun daha ağır ve sütünün daha az olduğu bir kahve çeşidiymiş bizim bu Piccolo. İşte dedim, şuanda aradığım lezzet bu olmalı: süt yumuşaklığını hissettirmeli fakat kahve de ağırlığını koymalı.


Tam seçimimi yapacakken tezgahtaki beyefendi uyardı beni, hanımefendi adı latte olsa da kullandığımız fincan  normal espresso fincanı diye. Bu yerinde uyarıyla birlikte fikrimi değiştirmedim, Piccolo Lattemi istedim ve bekledim.




Piccolomun tadı tam tahmin ettiğim gibiydi; espressonun ağırlığı durgunluğumun yerini dinçliğe bırakırken sütün yumuşaklığı içimi ısıtmıştı.




Bir de mekan da hayli samimi ve sıcak olunca huzur geldi beni ve sevdiğim insanları sımsıkı sardı. 

Gloria Jean's Coffees deki ilk kahve deneyimim Piccolo Latte ile oldu ve bence çok da yerinde oldu! :)

paylaşım